Şems 1186 yılı civarında Tebriz’de doğdu. Evliyanın büyüklerinden olup Mevlana Muhammed Bin Ali gerçek ismi olup Tebrizlidir. Daha çok Şemsi Tebriz-i lakabıyla bilinir. Aynı zamanda altın işlemeciliğinde öğrenmiş ve “Zerdûz” lakabı ile de meşhur olmuştur. Şemsettin=dinin güneşi lakabı ile de meşhurdur.Mevlana ile şems ilk defa Dımaşk veya Halep’te karşılaşmıştır. Eflaki’ye göre Seyyid Burhanettin’in Emre ile ilim tahsili için Dımaşk’a giden Mevlana Celaleddin Rumi bir gün halk arasında başındaki külahı ve siyah elbisesi ile Şemsi görmüş elinden tutup EY DÜNYA SARRAFI BENİ ANLA demiş. Az kaynaklarda da şems’in Anadolu’ya yönelmesi Mevlana’daki bu Kemali keşfetmesiyle olduğu düşünülür. Şems ile Mevlana’nın karşılaşması ve aralarındaki geçen konuşmanın farklı şekilde rivayetleri vardır.
Şemsi Tebriz-i peygamber efendimizin güzel ahlakını örnek alan, hal ve hareketlerini ona göre yaşamaya gayret eden biriydi. Eğer bir kimseden rahatsız olsa bile YA RABBİ bu kişinin malını mülkünü ve çocuklarını çok eyle diye dua ederdi çünkü peygamber efendimiz de böyle yapardı. Resulullah efendimizin beddua etmek asla adetlerinden değildi.
Tasavvufta şems’in öğretileri oldukça fazladır. Mevlana’nın ifadesi ile Şemsi Tebrizi tasavvufun yanı sıra, kimya, narenciyyat, Nücûm, riyâziyyat, İlahiyyat, hikemiyyat, mantık,hilaf ve birçok ilmi bilgisine sahiptir.

Tasavvuf yüce Yaradan’ı tam anlamıyla varlığını niteliğini evrenin oluşumu yaratılan ve yaratanı tam olarak tanıyabilme ve kendini Yaradan’ın yoluna adama sanatı veya dinsel bir felsefi akımdır.
Tasavvufun asıl amacı ile ise kişinin nefsini terbiye edebilmesi ıslah edebilmesi maddelerden ve varlıklardan geçerek, kaynağı Kur’an ve hadis, fıkıh kelam gibi ilimlerden etkilenen ve İslam aleminde doğup gelişen manevi hayat tarzıdır.
Batıda ise tasavvuf kainatın sırlarını Kural ve kanunlarını ve bunların üzerine uygulayabilme tasarruf etme yollarını öğreten bir akım anlamında kullanılır. Kısaca tasavvuf nedir diye soracak olursanız İslam ahlakı ile ahlaki değerlerin gelmesi gereken bilgileri öğreten bir ilim dalıdır.

Tasavvuf yolunda hareket eden mürit ve mutasavvıf, belirli ilmi tamamlayıp Kemal’e ermiş olan kişilere de Sufi denilmektedir. Henüz tasavvuf ilmi ortaya çıkmadan evvel teşekkür sürecindeki etkin olan kişilere sufi denilmekteydi.